bir balık olsam, özgürce kanatlansam. lan neyi görsem özeniyorum ha.

Ben çabuk karar değiştiren bir insanım, ama aynı zamanda kararsızlık en sevmediğim şeydir, galiba bu nedenden ötürü bi sürü karara sahip olma isteği var, birini sahiplendiğim zaman sanki o karar beni bir gün bırakacakmış gibi düşünüyorum, o bırakmadan ben bırakayım diyorum.o giderse onsuz kalmaktan, kararsız kalmaktan, çok korkuyorum.

Ben galiba sadece kararsız kalmaktan korkuyor değilim, ben her şeysiz kalmaktan korkuyorum. Ama yanlış olmasın hiçbir şeyimin olmamasından bahsetmiyorum, herhangi bir şeyimsiz kalmaktan korkuyorum. ‘-siz kalmak’ bana göre değil.

Korkak mıyım diye sorarsan belki derim. Evet bu sabah beni 2 kişinin takip ettiğini düşünüp Amerikan filmlerindeki gibi 3 blok ötede izimi kaybettirmiş olabilirim ya da ertesi sabah dört duvarı da insanların suratı da birbirinden farksız olan lanet ofisime gidebilmek için kurduğum alarmı 8 kere kontrol etmiş olabilirim. Ama bunların hiçbiri benim korkak olduğumu kanıtlayamaz. Ancak sorun şu ki korkmuyor olduğumu da kanıtlamaz.

Belki başka bir kelime kullanabiliriz olmaz mı? Temkinlilik ya da tedbirlilik.. Gün gelir belki bir iş görüşmesine gittiğimde ‘ iyi özellikleriniz neler ?’ sorusunun cevabını bu kelimeler karşılar. Tıpkı bu sorunun cevabını ‘ ay ben çok mükemmeliyetçi bir insanım.’ diye gururlanarak söyleyen bir insan gibi. Bilmez mükemmel olmaya çalışmak ne menem bir derttir.

Bakın şu göt kadar yazıda bile kaç kere konu değiştirdim. Peki kararsızlık mı?
Kararsız kalmaktan korktuğum için bütün kararlar benim olsun mu istiyorum?
Acaba ben mükemmel olmak için her şeye sahip olmayı mı istiyorum?

Galiba ben mükemmel olmayan belirsiz/kararsız benliğimden korkuyorum.

hayatın garip ve rastlantısal geliştiği günlerden birindeyseniz ve beklenmedik olaylara karşı durabilecek, onlara uyum sağlayabilecek gücünüz kalmamış gibi hissediyorsanız şimdi bir de benim hikayemi dinleyin.



ya da dinlemeyin lan. vazgeçtim.

Nefret

"Parçaları kaybolmuş puzzle gibi artık insanlar. Kiminin kalbi, kiminin ruhu, kiminin de bir beyni yok." Palahniuk 

Bugün yılın en uzun gününü yaşadık, aslında çok da bi nane değildi dünden bi kaç dakika daha fazlaydı ve muhtemelen kimse somut olarak farkına varmadı. Çünkü hiçbir zaman günün uzunluğu güneşin tepede ne kadar kaldığıyla orantılı olmadı.

Sevdiğin bir insanla güneş batana kadar görüşebilme ihtimalin varsa o gün çok kısa gelir. lanet gelsin gün ne çabuk bitti doyamadım dersin. Eğer onu akşam göreceksen güneşi tutup aşağı çekesin gelir, saatin yelkovanının ucundan tutup çeviresin gelir. 

Benim o saatin akrebini de yelkovanını da koparıp atasım var. Öyle nefret doluyum.




Önsöz

hayat bi süreliğine beni darlamaktan vazgeçmiş,her türlü koşuşturmaca yaz tatili nedeniyle bitmiş,eş dost tatile-memleketine gitmiş,online olarak sarabileceğim bi insan da kalmamış olduğu için dedim bi bakayım blog aleminde ne oluyor ne bitiyor.

İlk başlarda amacım yıllardır usanmadan sıkılmadan düzenli olarak yazılan/yenilenen/kendini geliştiren bloglara bakmak olsa da kendi bebeğime bi bakmadan duramadım.

en son yazdığım şeyi şöyle bi okudum hakkaten üzerinden baya bi zaman geçmiş.bu süreç içerisinde ben blog olayını hayatımdan öyle bi çıkarmışım ki,yeniden bişeyler yazmaya karar verdiğimde,kendime "nereden yazıyoduk la biz?" sorusunu sordum ki bu "şifren neydi lan benim?" sorusundan bi tık sonra geldi.

bu arada ben hiç bişey yazmadığım halde beni takip eden insanların sayısı da artmış.o da benim gururumu okşamadı değil.evet böyle devam edin.

ben bu ortamlarda yokken ,evimde oturup güzel güzel(!) derslerimi çalışırken,insanlar üşenmemiş sayfa sayfa yazmışlar,şaştım kaldım.ben bıraktığımda bişeybişey#3 isimli serisini yazan adam daha dün bişeybişey #47 yi yazmış.eee hacı naptın sen?

sorun bende mi yoksa onlarda mı bilemiyorum ama ben bişeyin üzerinde maximum 3 ay çalışabiliyorum.hani derler ya "çocuk hevesini alsın" ,ben de hep öyle yapıyorum. Hevesim kaçınca buruşturup kenara atıyorum. 

Bazen özlüyorum o eski heveslerimi, bazen ben değişiyorum eski yeniymiş gibi geliyor. Çoğu zaman hayvanlar gibi çok yoruluyorum biliyor musun? "Eskiden hayat ne kadar kolaydı." dedikten sonra telefona sarılıp şu anda karşılaşsam bile kafamı çevirdiğim eski dostlarımı/sevgililerimi arayasım geliyor.Numaralarını bile silmişim.

Eski heyecanımı özlüyorum.

Eski beni özlüyorum.

Çabuk büyüdüm, yaşayamadım kendimi galiba.

A.







the bitch is back


                                                      Geçmişe dönmemi sağlayan şarkı.


boktan bünyem.



geçen yine dediler,"niye yazmıyosun artık??" diye."içimden gelmiyo be hacı" dedim.halbuse hayır,doğru zamanı bekliyordum.bak geldi işte.tam finallerimin bi hafta öncesinde yazacağım tuttu.benim bünye öyle çünki,nerde boktan bi iş var ,ve nerde bu boktan bi iş için olabilecek en boktan zaman var gider onu bulur.
misal,pazartesi günü kol gibi bi fizik finali beni beklediği halde,ben hala feysbukta millet yılbaşında neetmiş nerye gitmiş ne giymiş ne içmiş zart zurt merakımdan saatlerce bu profil benim o profil senin geziyorum.yok efendim ne biliyim ayy şu kız güzelmiş bu çocuk hoşmuş diye gidiyorum hiç tanımadığım insanların profiline giriyorum.sonra da bi bakıyorum uykum gelmiş."yarın çalışırım yau"şeklinde bi cümle beliriyo beynimde.bi kararsızlık evresi ardından sonuç hep aynı. vurup kafayı yatıyorum.(bu dünyada yalnız değilim,biliyorum.)tabi sonrasında sınav notlarım git gide sıfıra yaklaşıyo.
feysbukun kurucuları!!!! allah bin belanızı versin e mi?benim iki dersten kalmama neden oldunuz.geberin itoolu itler.
-böyle bol atarlı bi ısınma yazısı oldu,kısmet (gossipse girl) belki devamı gelmez,belki de ikinci dönem finallerden önce falan yine yazasım tutar bilemiyorum.löl.-
-şu hemen yukarda gördüğünüz karikatür var ya ben ona aşığım olum işte,bildiğin aşık böyle.görünce heycanlanmalısından-
-wod-


yazı bitti ama napsam şimdi kaydet??hepsini silmece??? kaydı yayınla???lan çok kararsızım.

basıyorum turuncu zopçuğa.

ve bastım.

(bastım dediğim zaman basmışsam nası " bastım" yazabildim ki?? hepsi yalan lan.öperim.)

"her millet layık olduğu şekilde yönetilir."


en birinci belediye başkanımız İ.Melih yine yaptı yapacağını...bildiğiniz gibi marmara bölgesinde bir derenin intikamı pek bi ağır oldu(!).uzmanlar ankara'yı da uyardılar ki olur ya burada da bi dere intikam almak ister felan,önceden bilelim.
ama bizim biricik belediye başkanımız pek akıllı olduğu için önceden ankaralı vatandaşlara çözüm yolunu sundu."alt katlarda oturanlar,üst katlara yatılı misafir olarak gitsinler,cuma ve cumartesi akşamları evlerinde uyumasınlar."dedi.